28 Ağustos 2014 Perşembe

OKUMAK HER DAİM OKUMAK ;)

     Buralara uğramayalı iki kitap okudum sevgili dostlar.İlk olarak, Mevlana ve Şems'ten Yüreğimizi Isıtan Hikayelerden bahsedelim.Kitap,öncelikle Mevlana'nın hayatıyla giriş yapıyor,sonra Mevlana'nın yaşamı boyunca süregelen hikayelere yer veriliyor.Mevlana ve Şems'in aralarında ki o ilahi bağ öyle güzel anlatılıyor ki gözlerim ve yüreğim dolu dolu okudum aralarında geçenleri.Şems, Mevlana'yı Mevlana yapan alimlerden biri,Mevlana'nın hocası,gönül dostudur.Mevlana'nın yüce gönlünü tanımak istiyorsanız, muhakkak kitabi alıp okumalısınız.1207 yılında doğan Mevlana, bugün bile adından söz ettiriyor ve söyledikleriyle o günden bugüne ışık tutuyor adeta.

     Mevlana Celaleddin'le Hacı Bektaş-ı Veli'nin aralarında, manevi bir bağın olduğuna değiniliyor kitapta.Her iki pirin de yaradılış bakımından ayrılsalar bile,yolları aynıdır.Hiçbir zaman tarikat kurucusu olmadıkları halde,ölümlerinden sonra kendi adlarına kurulan Mevlevilik ve Bektaşilik tarikatlarının aralarındaki yarış yüzünden bunlar birbirlerine karşıymış gibi gösterilmiş,birbirlerinden ayrılmaya çalışılmıştır,deniyor kitapta.Bence de iki alimin de yaşantıları boyunca,sadece insanı- kamil olup,salt insana değer verdiklerini görmeyip,onları birbirlerinden ayırmaya çalışmak kimin haddinedir ki ?Kitapta öyle güzel hikayeler var ki ruhunuzu her türlü kötülükten arındırıyor,sizi kendinize getiriyor.Sizi öyle bir silkeliyor ki kendinizi buluyorsunuz.Yarın Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana hazretlerini ziyarete gideceğim,öncesinde bu kitabı okumam beni ziyaretim için daha da heyecanlandırdı.Geziden kesitlerle de aranız da olacağım tabi ki : )


ALTINI ÇİZDİKLERİM : 

''Kul ol da at gibi yeryüzünde yürü.Cenaze gibi halkın omzuna binip de yükselmeye çalışma''
''Herkes haddini bilmeli ve asla gurura kapılmamalı...''
''Gönül birliği dil birliğinden üstündür''


SARAH JIO-Mart Menekşeleri ; Yazarın daha önce 'Yağmur Sonrası' eserini okuyup çok beğenmiştim.En son yaptığım kitap alışverişinde,yazarın tüm eserlerini edindim.Ve Mart Menekşelerini okumaya başladım.Kitap,yağmur sonrası tadında ve doğrusu oradan esintiler bulmadım diyemem.Yine tatlı ama yarım kalan bir aşkın hikayesi.Kahramanımız Emily;bir yazar,Joel'le evli ve son derece aşık bir kadın.Klasik bir aldatma vakasıyla,evlilikleri son buluyor ve Emily yıllardır görmediği, adada yaşayan yengesinin yanına, ruhunu dinlendirmeye gidiyor.Orada kaldığı odada bulduğu 1940' lardan kalma bir günlüğü okumaya başlayarak,ailesine ait büyük bir sırra tanıklık ediyor.Ve bundan sonra bambaşka bir kapı açılıyor Emily için ve o sırrın düğümünü çözüyor.Yağmur Sonrasından,çok iyi olduğunu söylemem ama yazarda beni eserlerini okumaya iten birşey var.Son derece gerçek,samimi ve sıcak buldum konuyu,tabi ki okumanızı tavsiye ederim.

ALTINI ÇİZDİKLERİM :  ''Bir kadının yüreği sırlarla dolu bir denizdir'
                                          ''Hayat,birine seni seviyorum demenin kararsızlığını yaşamak için çok kısadır''
                                                                                                      
                                                                                                     Hoşkalınız ;)

G

19 Ağustos 2014 Salı

UMUT TÜKENMİŞ GİBİ GÖRÜNSE DE İKİNCİ BİR ŞANS HER ZAMAN VARDIR....YA YOKSA ?






 Odamın en sevdiğim köşesi.Okunmayı bekleyen kitaplarım.Beş yıldır halen jelatinini çıkarmadığım pembik bilgisayarım.Sevdiceğimin aldığı kaktüsüm.Hepsi kıymetlilerim.Ve okumayı henüz bitirdiğim kitabım; Yağmur Sonrası.Kendisiyle tanışıklığım,bu kitap vesilesiyle olan yazarımız Sarah JIO.            
 
  Yağmur Sonrası ; 1942 yılında,ikinci dünya savaşının ortalarında yaşanan,tutkulu bir aşkın hikayesi.Bir hemşire;Anne Calloway ve bir asker;Westery Greene'in aşkları, bora bora adasında yollarının  kesişmesiyle başlıyor.Anne yıllar sonra bir gün, torunu Jennifer'a kendi hikayesini anlatmaya başlıyor ve bana kalırsa işte o vakit her şey yeniden can buluyor.      

   Nişanlısınız,çok yakın zamanda evleneceksiniz ve nişanlınız sizin için biçilmiş bir kaftan,uzaktan bakanlar için kusursuz bir evlilik olacak bu.Peki ya tutku? Anne'ye tutkuyla bağlı mıydı Gerard ? Ya da Anny için gerçek bir aşk mıydı bu?Anny,bu soruları kendine sormaya bile çekinirken dostu Kitty,belkide hayatının aşkına doğru götürüyordu onu.Evlilik planlarını erteleyip Kitty ile beraber askerlerin yaralarını sarmak için yola koyuluyorlar.Oysa kendilerinde açılacak yaralardan bir haberler ikisi de. Sarah JOI hikayeyi öyle yalın,sade ve duru bir şekilde anlatıyor ki biran önce,okuma isteğinizi kabartıyor.Hikayenin kurgusunu son derece başarılı buldum.İçinizi ısıtacak bir aşk hikayesi arıyorsanız,bir koşu kitabı gidip alın okuyun derim.Mutlu bir son mu diye sorarsanız; halen karar veremediğimi söylemeliyim.Fakat sona yaklaştığımda göz yaşlarıma hakim olamadım.Benim göz yaşlarım, mutlulukta da acıda süzülmeye hazırdır.
         
Son derece keyifle okudum ve tabi ki tavsiyemdir.Gerçek bir aşkın tadı,hiç bir dondurmada yoktur sevgili dostlar. Tattım,tadıyorum ; )En tatlısını da sizlere dilerim.

                                                             Hoş kalın ;)              

16 Ağustos 2014 Cumartesi

OKUDUM YORUMLADIM ;)

ORUÇ ARUOBA-olmayalı ;  Yaşamımda da kendime, yol haritası edinebileceğim bir başucu kitabı oldu benim için.Öyle ki o kadar fazla, altını çizdiğim noktalar olmuş ki şimdi geri dönüp baktığımda fark ettim bunu.Yazarla ilk tanışıklığım.Felsefe,şiir ve şiirsel metinlerden oluşan bir kitap koleksiyonuna sahip yazarımız,bu kitapta da içerik bu şekilde.Hani olur ya bu aralar kendinize,yaşamımın anlamı ne ? diye soruyor ve bulamıyorsanız,tamda aradığınız cevapları bulabileceğiniz bir kitapla karşı karşıyasınız diyebilirim.Her kelimesinin üzerinde oldukça düşünerek,keyifle okuduğum bir eser oldu.

    ALTINI ÇİZDİKLERİM ;  Kişinin yaşamının anlamı,huzurlu uyuduğunu bildiği bir kişinin varlığından yansır: onun,orada;şu anda,yanında olmasa da,rahat olduğunu bilmek...Böylece,kişinin yanında olmadığı zamanlarda bile,huzur da verebilir,anlamı,yaşamının,kişiye.



ASLI Erdoğan-Taş Bina ve Diğerleri ; Son derece depresif bir eser,hani ruh haliniz diplerde ise sizi o dibin ötesine de sürükleyecek türden,bitmek bilmeyen betimlemelerle dolu bir eser,bitirmeyi başaramadım ortalarda bu kitabı okumak için doğru bir zamanlamada olmadığımı fark edip yarıda bıraktım.Belkide yanlış bir eserden başladım yazarın kitaplarını okumaya,araştırmalarım sonucu birçok kişininde benimle hem fikir olduğunu fark ettim.Aslı Erdoğan ;aslında fizik okumuş, fakat istediğinin bu olmadığını anlayıp dümeni edebiyata kırmış,uluslararası basında kendinden oldukça fazla bahsedilmesinden de anlaşılacağı üzere yazım hayatında son derece başarılı olmuş diyebiliriz.Bir başka eserini edinip okuyacağım ve sonra bu kitaba tekrar döneceğim ;)

AGNES MARTIN-LUGAND-Mutlu İnsanlar Kitap Okur ve Kahve İçerler ; Çok sevdim,çok sevdim,çok sevdim....Hani öyle olağanüstü,merak uyandıracak bir konuya sahip olduğunu söyleyemem ama bende heyecan uyandırarak, bir çırpıda okumamı sağladı.Hayatta tek başına kaldı Diane,bütün ışıkları kapadı,yaşamaya dair ne varsa, artık onun için anlamını yitirmişti,sonra bir gün...burası kitapta saklı işte...Velev ki çok sevdiğiniz iki insanı kaybettiniz,hayata karşı duruşunuz nasıl olurdu ? Bir daha neresinden tutup yaşamaya başlayacağınızı bilmiyorsunuz,hatta yaşamak istediğinizden bile emin değilsiniz.Bitti dediğiniz anda yeniden başlar mı hayat ? Hımmm ne dersiniz bir daha nefesinizden tat almaya ne zaman başlarsınız ?Okurken bende bunların cevabını çok düşündüm,buldum mu ?Kesinlikle evet.Yazarın başka eserleriyle ilgili bir bilgi bulamadım,fikri olan paylaşımda bulunursa sevinirim,çünkü okumak isterim.

AKLIMIN KÖŞESİNE BİR NOT :Hayat da yeniden başlamak her zaman mümkündür.Acıyı yaşadığımız anda,bunun bir daha asla mümkün olmadığını düşünürüz.Oysa zamanın bizim için neler düşündüğü hakkında hiçbir fikrimiz yoktur.
                               Zaman hepimiz için güzel anlar yazsın....Hoşkalınız efendim ;)

12 Ağustos 2014 Salı

SOY İSMİ ÇİLESİZ ?



     Üzerini çıkarttı,içinde kocaman delikleri olan kar beyaz bir atlet...Kızım yirmi beşimde tüberküloz geçirdim her film çektirdiğim de o günlerden bir leke bir hatıra çıkar filmimde,hep görünecekmiş o,kötü değilmiş ama ha aman diyim hasta bu yazmayın emi ,çalışamam sonra çalışmak zorundayım ben....oturdu mu şimdi koca bir taş boğazıma,içtim bir bardak su yok gelemem kendime,ağlayayım ben en iyisi...
   
     Her şeye sahibiz(çok şükür) ama sahip olduğumuz her şeyin de nankörüyüz. Hayatım boyunca bin şükür ki rabbime yokluk çekmedim,istediğim bir şeyi alamadığım,yiyemediğim yada giyemediğim olmadı hiç.Ama anladım bu duyguların nasıl olduğunu.Hani üzülmüyorsanız ayakkabısı olmayana,kuru ekmeği suyla katık edene,okşamıyorsanız şefkatinize muhtaç bir başı,hayatınız boyunca maneviyattan eksik,insanlıktan eksiksiniz,sahip olduğunuz hiçbir şeyin hayrı yok demektir.

     Ne olacak böyle bu dünyanın hali,savaşlar,yoksulluklar....Ne zaman tok girecek bu insanlar yatağına,ne zaman bitecek bu iktidar hırsı ?Filler tepişirken,çimenler eziliyor işte başka bir şey olduğu yok.
   
     Peygamber efendimiz  ; Canı yanan sabretsin,canı yakanda yanacağı günü beklesin...demiş,aslında tamda bugünlere denk düşen,hakikatli bir söz bu değil mi ?

     Helal olsun bu topraklara alın terini akıtanlara....Ve haksız kazanç elde edip mazlumu üç kuruşa muhtaç edenler,gün gelecek sizi temizleyecek bir su dahi bulamayacaksınız...

     Seni bu yaşlı halinde çalışmak zorunda bırakın bu sisteminde taa içine tüküreyim emi....

     Ah soy ismi Çilesiz alın terinden öperim seni...Ve affet bizi olur mu?değiştiremediğimiz için bu adaletsiz düzeni....
   

8 Ağustos 2014 Cuma

Bir yastıkta kırk yıl mı ?



     Yaklaşık olarak yedi yıldır süren ilişkimiz yedi şubat tarihinde evlilikte sonun başlangıcına adım atacak.Yani bu aralar evlilik üzerinde bir hayli kafa yoran ben deniz,durup durup kendime soruyorum ; Evliliğimiz nasıl olmalı ?öyle ahkam filan kesecek değilim yaşayarak öğreneceğim elbette,fakat öncesinde biraz kulağıma birkaç küpe taksam hiçte fena olmaz değil mi?

     Nişan davetiyemizi dağıtırken bir büyüğümüz evlilik bir bahçe gibidir,siz o bahçeye ister gül dikersiniz ister diken demişti.Ne güzel ne doğru bir söz değil mi? Hz.Mevlana demiş ki ; Sevdiklerinize bir gül verin;gülünüz yoksa GÜLÜVERİN...Yani sevgili dostlar vermeden almak Allah'a mahsustur.

    Size sevmek duygusunu bahşeden sevgiliye verilecek en güzel armağan,en karlı alışveriştir sevmek.Ve bundan dahada güzeli hayatınızı sevdiğinizle birleştirmektir ve artık hayatla tek başınıza baş etmek zorunda olmayacağınızdır.

     Ne yastığa ne sofraya küslük olmamalı evlilikte,eşler her durumda birlikte sorun çözücü olmalıdır.Gözlemlediğim evliliklerde en büyük sorunda eşlerin evliliği sürekli bir arada olmak anlamına geldiğini sanmalarıdır.Oysaki her iki tarafında bekarlık dönemlerinde edindiği alışkınlar ve yaşanmışlıklar olduğunu unutmamalı,farklılıklar kabul edilmelidir.Hiç kimsenin araya giremeyeceği özel alanlar olduğu gibi,her iki tarafında kendine ait sosyal alanı olmalı ve bu ikisi birbirine girmemelidir.Yoksa düşünsenize her dakika yanınızda olan adamla ne paylaşımınız olabilir ki bu her iki tarafı da tüketmekten başka bir işe yaramaz.Burada güven devreye giriyor işte,güvenmediğiniz biriyle yola çıktıysanız vay halinize,ben burada yine Mevlana'dan alıntı yapacağım ; aşk,abdest gibidir diyor Mevlana,şüpheye düşersen bozulur,başka söze ne hacet ;)
   
     Ne bir kürk ister bu şen gönlüm,ne bir han nede saray lalalay lalalalay,ye iç eylen çok kısa ömrün sev çünkü sevmek en kolay :) Bakmayın siz şarkılara,evlenince öyle samanlığın seyran olduğu filan yok,ah şu faturalar filan gelipte ödiyemedin mi başlar dır dır vır vır,yani öyle Allah yardım eder diye yola çıkılmaz,sen at temelini işte ozaman gör bak nasıl yardım ediyor Allah sana.O yüzdendir ki adamla yedi yıldır birlikteyiz,okuldu işdi eh birazda evlilik korkusuydu derken tamam dedik şartlar olgunlaşıyor hadi çıkalım biz yola hayrola :)
   
     Evlilik lebi derya konuş konuş bitmez,sen evlen de görürüm ben seni diyeniniz vardır şimdi aranızda evlenince tekrar yazayım ben buralara,bakalım ne çıkıcak bahtıma...
 
      Hımmm...ne diyordum evlilik işte ; AZ BEN,ÇOK BİZ ;) Haydi hoşkalınız efendim ;)

   

6 Ağustos 2014 Çarşamba




     Geçenlerde bir eczanede cilt bakım uzmanı bir hanım,mimiklerinizi çok kullanıyorsunuz,biraz dikkat etmelisiniz kırışırsınız ;) dedi.Kırışır mıyım ? Ama ben kırışmak istiyorum dedim ,nasıl yani dedi ilk defa kırışmak istediğini söyleyen biriyle karşılaştım.Evet ben mimiklerimi çok kullanırım ağız dolusu kahkaha derler ya işte benim kahkalarım da tam olarak öyle,ağlarken de bir ağlarım ki salya sümük eciş bücüş bir şeye dönüşü veririm.Düşünüyorum da insan kırışmayayım diye gülüşlerini,hüzünlerini nasıl baskılayabilir ki?
     Fotoğrafdaki teyzeye bakar mısınız ? Çirkinlik mi görüyorsunuz ?Ben her bir çizgisinde yaşanmışlık görüyorum,hayatı dibine kadar acıyla,dibine kadar mutlulukta geçirmiş bir hanımefendi,bir prenses,bir teyze,bir nine görüyorum.Ah işte tamda buyüzden böyle kırışıyım istiyorum. Her anım çizgilerimde yüzümün çukurlarında yeniden can bulsun.


Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.(Can YÜCEL )  

     Negüzel demiş Can baba ;) Dünün özlemiyle bugünün yaşanıcağına inananlardan değilim,benim özlemim hep yarınlara,değilmidir ki yarınlar bir muamma o zaman anın tadını yaşamalı kah kahkaha,kah gözyaşı....Ah nereden nereye geldim biraz savruldum sanırım konudan,aman bugün böyle oluversin artık...Nediyordum evet evet ben kırışmak istiyorum,yetmişinde ellilik olmayı istemek mi ? delilik bu.Ben yetmişinde şu taçlı teyze gibi olabilirim,nede güzel olurum.

     Düş kurmayı sevmeyen var mı aranızda ?Ben düşleri düşlerimi sevenlerdenim,düşlere tutunmayı düşlerime sarılıp uyumayı severim, sanki düşlerim daha bir yaşanır kılıyor hayatı bana...Düş kurun dostlarım düş kurmak sizi umutlu yapar,şekil verir can katar.Benim düşüm bugünlerde bu karede gizli,sevgilim ve ben böyle yaşlansak mesela,kim istemez şimdi böyle kırışmayı ;) ah negüzel bir düş,ne heyecanlı bir düş :) Düşlerinizde bol bol mutluluk dolu kareler olsun dostlar....hoş kalın ;)

     


4 Ağustos 2014 Pazartesi

Kendime yeni arkadaşlar edindim ;)



      Uzun zamandır kitap alışverişine gitmediğimi bugün iki saat kitapçıda vakit geçirince anladım,kitap kokusunu seven tek kişi ben değilimdir herhalde ? Yeni arkadaşlarımı sizlerle de paylaşmak istedim ah kim bilir neler fısıldayacaklar yüreğime...nereden başlasam,sözü ilk hangisine versem diye düşünürken elime Oruç ARUOBA'yı alıp,rastgele açtım bir sayfayı ;
 
 Kişinin yaşamının anlamı ?Diyorki Oruç ARUOBA ;
         Yaşamın anlamı,aynı zamanda dünyaya da anlam verir__ancak da dünyaya anlam verebilmesiyle,yaşamın da anlamı olabilir__çünkü dünya ile yaşam,anlam açısından özdeştir:dünyan,yaşamın;anlamlı yaşamanın da,dünyandır.Bunların karşıtlarını düşün : kişinin dünyası anlamsız olunca,yaşamı büzüşür,güdükleşir,hiçleşir;yaşamı anlamsız olunca da,dünyası daralır,küçülür,boşalır__anlamı olmayan dünyan ,hiçleşmiş yaşamın;anlamı olmayan yaşamın da,boşalmış dünyandır.Dünyanın da anlamıdır,anlamı,yaşamın(ın)...Her kelimesine katılmamak benim açımdan mümkün değil.Hayatımız yapbozun parçaları gibi biri olmadan bütünü oluşturamazsınız...Yazarla tanışıklığım okuduğum bu sözlerden ibaret doğrusu devamı için çok heyecanlıyım kim bilir benim hayatıma nasıl bir katkıda bulunacak.Buarada eserinin adı 'olmayalı' tamamını okuduktan sonrada sizlerle paylaşımda bulunacağım.
     
       Bugün kendimle geçirdiğim güzel bir gün oldu aaa yok yalnız değildim kendimleydim.Ben kendimle oturup sohbet etmeyi,içime dönüp sorular sormayı çok seviyorum.Hayatın keşmekeşliğine fırsat vermeyip aradabir ;yaptım?ne yapıyorum?hayatım nasıl gidiyor?sorularını içimize dönüp,sorup sorgulamalıyız.Ben bunu yapmayı keşfedeli çok zaman olmuyor ama farkettim ki bana sağladığı katkı yadsınamaz ölçüde büyük ve güzel oldu.Hayatımı ayıklayıp,yanlışlarımı süpürmeme yardımcı oluyor.Bunu denemenizi tavsiye ederim hiç gitmediğiniz bir mekana gidin yada doğaya karışın,hiçbir şeyle uğraşmayın dönün içinize şöyle bir sorun soruşturun bakalım iyimiymiş, razımıymış sizden.Bende işe yarıyor nacizane bir tavsiye aklınızın bir köşesinde bulundurun derim ;)
     
      Yarınınız bugünden daha renkli olsun,takipte kalın hoşkalınız efendim ;)